top of page

Albüm Yazısı: Sarp Maden – Durgun Sular (2011)

Yazarın fotoğrafı: Çağlayan YıldızÇağlayan Yıldız

Güncelleme tarihi: 12 Nis 2020



Türkiye’de “caz gitar” denildiğinde akla ilk gelen isimlerden olan sevgili dostum Sarp Maden’in kendi imzasını taşıyan üçüncü albümü Durgun Sular, 14.11.2011 tarihinde “Kalan Müzik” etiketiyle yayınlandı. Albümde Sarp Maden gitar, Engin Recepoğulları tenor saksafon, Matt Hall kontrbas ve Derin Bayhan davulda yer alıyor. Yaklaşık 2 yıldır “Sarp Maden Dörtlüsü” adı altında düzenli olarak birlikte çalan bu grup, bu süre içinde tamamı Sarp Maden bestelerinden oluşan geniş bir repertuar oluşturmuş. Grup birbirini derinlemesine tanımış; grup ruhu, tınısı ve interplay’i şekillenmiş, müziği besleyen doğaçlama yaklaşımları gelişmiş. Dolayısıyla stüdyoya  girip kısa bir süre içinde bir albüm kaydetmek için ideal koşullar kendiliğinden olgunlaşmış. Sarp Maden de, şimdiye kadar yapmış olduğu albümlerden farklı olarak, bu albümde özellikle balad’larını, yani yavaş parçalarını kaydetmek, müzisyenliğinin farklı bir yönünü göstermek istemiş. Kayıtlar için artık “Kalan Müzik Stüdyosu” olan rahmetli Tanju Duru’nun stüdyosunu seçilmiş. Sarp Maden kendi adına çıkan ilk iki albümünü de Tanju Duru sağken bu stüdyoda kaydetmişti. Dolayısıyla, kayıtlar iyi bir albümün gerekliliklerinden olan tanıdık ve rahat çalışılan bir stüdyo ortamında 2 gün içinde gerçekleşmiş. Albümde yer alan on iki parçanın dördü, grup elemanlarının doğaçlama solo olarak çaldıkları interlude’ler yani geçiş parçalarından oluşuyor. Geri kalan sekiz parçanın altısı zaten grubun standart repertuarında yer alıyormuş, grup sadece iki parçayı (“Antares” ve “Yaz Akşamı”) ilk kez stüdyoda çalmış ve bu da kayıt ortamına ayrı bir canlılık getirmiş. Albümdeki her parçadan 2-3 canlı kayıt alınmış ve daha sonra içlerinden eleme yapılmış. Üst üste kayıt olarak, sadece Sarp Maden kendi sololarının altına ikinci bir eşlik kanalı çalmış. Bunun nedeni de, zaten yavaş olan parçalarda, armoninin sofistike ayrıntılarını tek sesli (single-line) gitar sololarının altında duyurabilmek ve kontrbas- gitar arasında müziği birbirine yapıştırıcı kaliteli bir dolgu malzemesi kullanmak. Sarp Maden, “Yaz Akşamı” adlı parçada da grup tınısını biraz değiştirmek ve farklı bir renk yakalamak için, elektrik gitar kaydını silip naylon telli akustik gitar kaydetmiş.

  1. Antares Sarp Maden’in ilk parçalarından. 80’lerin ikinci yarısında yazılan Antares’i grup ilk kez stüdyoda görüp kaydetmiş. Sarp parçayı şöyle anlatıyor: “O zamanlar bir takım akorlar basıyordum, hoşuma gidiyordu ama aslında ne olduklarını bilmiyordum. Fonksiyonel armoni bilmediğimden ilişkilerini de pek çözemiyordum, ama yine de yazıyordum. Bu parça kayıt günü aklıma geldi ve stüdyoya getirdim. Sonuç da ilginç oldu.” Parça, tenor saksafonun melodiyi tiz yelpazesinde açık ve net ifade ettiği, gitarın gerek yanaşık sesli akorlarla, gerek kontrpuanlarla eşlik ettiği, kontrbas ve davulun tembel ama konuya hakim bir eşlik çaldığı, rahat ve geniş bir ruh halinde albümü açıyor. İlk soloyu Sarp Maden alıyor. İlk sekiz ölçüyü uzun soluklu, motifsel gelişime dayalı figürlerle dokuyor. Daha sonra enstrümanın daha tiz yelpazesine çıkarak, nota yoğunluğunu, aralık çeşitliliğini, cümlelerin karmaşıklığını artırarak tansiyonu artırıyor. Burada Sarp Maden’in eşsiz tekniğini müzikal estetiğiyle harmanlayışına bir kez daha tanık oluyoruz. Sonradan eklenen ikinci bir gitar kaydı, gitar solosuna sade ve lezzetli akorlarla eşlik ediyor. 28 ölçülük alışılmadık formun bitiminde Engin Recepoğulları yine melodiyi açılıştaki tavrıyla yineliyor. Normal olarak parçanın biteceğini bekleyen dinleyiciyi bir buçuk dakikayı aşan, duygusal ve teknik açıdan yoğun bir saksafon solosuyla bezenen uzun bir coda süprizi bekliyor. Parça başladığından farklı bir huzurla bitiyor.

  2. Aeo “2000’li yıllarda askerde yazılan bir parça” diyor Sarp Maden. Parça, adını tüm akorların Aeolian yani doğal minör dizisinden gelmesinden alıyor. Parça, sadece tek bir akor tipi ve dizi tipi kullanılarak nasıl son derece sofistike, derin ve yetkin bir beste yazılabileceğinin bir kanıtı gibi. Sarp Maden, parçayı 8 barlık kısa bir solo gitar introsuyla açıp, melodiyi Engin Recepoğulları ile birlikte “chord-melody” tarzında çalıyor. İlk soloyu yine gitar alıyor. Yine sonradan kaydedilmiş bir gitar pad’i uçucu bir tonla sürekli modüle olan akorları duyururken, Sarp Maden bu yapının üzerine Makamsal Türk Müziği ile modern gitar anlayışı arasında gidip gelen bir tavırla soloya başlıyor. Tremolo kolunu mükemmel bir lezzetle kullanarak, şarkı söyleyen cümleleri birbiri ardına sıralıyor. Dinleyici ne 37 ölçülük asimetrik formu farkediyor, ne de arada girip çıkan ¾’lük ölçüleri; akış kesilmiyor. Tansiyon eğrisini ilk parçadaki ustalıkla yükseltip alçaltarak bırakan gitar solosundan sonra, Engin Recepoğulları armonik ve melodik olarak geldiği yerin ve gittiği yerin sürekli farkında olduğunu kanıtlayan bütünlüklü bir solo çalıyor. Melodi, yine baştaki olgunlukla, bu kez başta 8 ölçü davulsuz olarak çalınıyor. Kısa bir kadansla ve yavaşlayarak bitiyor. Parça her ne kadar askerde yazılmış olsa da, bütünüyle çok çok ötelerin özleminin ağırlığını taşıyor sanki.

  3. Tabi Tabi adını çalıcısının her zaman anlayışlı, kibar ve uyumlu olan yapısından alıyor. Engin Recepoğulları’nın interlude olarak çaldığı 02’:08”lik bu tenor saksafon solosu, ilk cümlesinden itibaren Recepoğulları’nın enstrümanı üzerindeki hakimiyetini ve güvenini yansıtıyor. Açılış cümleleri geniş aralıklar ve arpejler kullanırken, melodik estetiği asla elden bırakmıyor. Genelde modal bir yaklaşım sergileyerek melodik olasılıkları araştıran bu solo, arada çeşitli modülasyonlarla kromatik komşulara da uğrayarak akışı sürprizlerle kırıyor, sıkıcı olmaya bir an bile yanaşmıyor . Son 15 saniyede (bilinçli ya da bilinçsiz), çok uzaktan ve “solmuş” bir “Solar” (Miles Davis parçası) alıntısı duyuluyor. Hüzünlü ve yalnız bir ağıt bu “Tabi Tabi”.

  4. Sonbahar oldukça içe dönük bir atmosferi olan bir balad. Melodisi de sanki var da yok gibi uçucu. Arpej midir melodi midir belli olmuyor (olumlu anlamda), en azından 17. Ölçüye kadar. Burada sanki bir belirlilik beliriyor, o da sadece 8 ölçü sürüyor, sonra yine aynı uçuculuğa dönülüyor. Sarp Maden’i tanıdığım kadarıyla, biraz Fransız izlenimciliği etkisi taşıdığını söylemek her halde yanlış olmaz. Gitar solosunda ve onu izleyen saksafon solosunda ise işler çok farklı bir boyuta geliyor. Burada tüm grupta daha dışa dönük, agresif ve köşeli bir enerji çıkıyor. Soloların sadece 4 tane, az ama öz tekrarlayıcı akor üzerine olması, daha serbest bir doğaçlama enerjisi çıkmasına yardımcı oluyor. Bu da albüm içinde güzel ve yerinde bir kontrast oluşturuyor. Sololardan sonra enerji seviyeleri baştaki uçuculuğa ayarlanıyor ve tam da başarıyla hiçbir şey olmamış gibi yapılacakken, coda’da yine bir yükselme yaşanarak parça sona eriyor.

  5. Ş “Sarp Maden’in kız arkadaşına ithaf ettiği bir parça” diyerek üzerimize düşen paparazzilik görevimizi de yerine getirelim ve hemen müziğe geri dönelim. “Ş”nin melodisinin ilk sekiz ölçüsünü, gitarın huzurlu eşliğinde Matt Hall arşeyle çalarak açıyor, son sekiz ölçüsünü ise Engin Recepoğulları tamamlıyor. Sarp Maden aslında oldukça karmaşık olan armoniyi kolaymış gibi duyuran minimalist bir akor solosu çalıyor. Dümdüz, egosuz, doğrudan içten gelen bir solo. Melodi baştaki formda tekrarlanıyor ve bitiyor. Adeta “gerçek aşkın havai fişeklere ihtiyacı yok” diyen bir parça bu.

  6. Örölt Pörkölt komik ismini Sarp Maden’in Derin Bayhan’a Macaristan’dan hediye getirdiği kahve markasından alıyor. Derin Bayhan’ın interlude olarak çaldığı bu davul solosunda dinleyiciyi enstrümanının Durgun Sularında bir keşfe çıkarıyor. Caz davul solosundan çok Klasik Perküsyon bestesi atmosferini taşıyan bu 01’:38”lik interlude’de, intro olarak mallet’lerle zil tınıları keşfedilmiş. Daha sonra yumuşak ama yoğun tremololarla, timpaniyi andıran bir yaklaşımla tom’lar ekleniyor. Cümleler ağırlıkla tom’lar ve nadiren açık bir trampet arasında orkestre edilirken, kick ve hi-hat çok ekonomik ve akışı kırıcı noktalama işaretleri gibi kullanılıyor. Zillerin uzayan zengin armonikli tınıları da üst bir katman, pırıltılı bir süreklilik oluşturuyor. Derin Bayhan’dan oldukça ekonomik ve bestelenmiş gibi tınlayan, lezzetli bir solo.

  7. Yaz Akşamı bu albümde grubun ilk kez stüdyoda görüp kaydettiği ikinci parça. 5/4’lük sıcak bir akustik gitar introsu, ardından gelecekleri hemen belli ediyor. Beklenti boşa çıkmıyor ve akıcı, sıcak, hafif gelgitli bir yaz akşamı ruh hali gelip oturuyor. Minör akorlar sürekli majör akorlara buharlaşıyor, melodik teknenin burnu hafif dalgalarla inip kalkıyor, birbirlerinin ciğerini bilen eski dostların havadan sudan konuşması tavrıyla sololar çalınıyor, bas davulun içinde ve kontrbasın dibinde kediler uyuyor, akşam güneşinde kemikler ısınıyor, sıcak toprak koklanıyor, bir şeyler yudumlanıyor.

  8. Yedinci Renk ¾’lük yavaş bir caz vals. Ayrıca albümdeki 32 ölçülük standart AABA formundaki tek parça. Bu anlamda yine başarılı bir kontrast. A’lar majör majör aydınlık, B’ler minör ve diminished akorlu hafif bulutlu. Melodiyi izleyen saksafon, kontrbas ve gitar soloları da öyle. Her şey yerli yerinde ve olması gerektiği gibi. Her soloyla ilgili bir şey söylemek gerekirse, Recepoğulları’nın hard-bop diline hakimiyetinden, Matt Hall’un özenli entonasyonundan ve oyunculuğundan, Maden’in müziği istediği anda istediği yere götürebilme yetisinden söz edebiliriz. Ama müziğin kendisi çok daha fazlasını söylüyor zaten.

  9. Cihaz: Sarp Maden’in solo olarak çaldığı bu interlude’de, albümün akustik tınısına tamamen kontrast oluşturacak nitelikte elektronik bir serbest doğaçlama yer alıyor. Ancak bu interlude, albümün genel akışına farklı bir katkıda bulunan, oldukça sürprizli, “Durgun Sular” fikrinden uzaklaşmadan, Sarp Maden’in farklı bir yönünü ve çalış biçimini gösteren bütünlüklü bir parça olarak “durgun ama dibi farklı yaşam formlarıyla kaynayan” bir parça olarak “ortaya çıkmış”. Tiz doğuşkanlar, dinamik delay’ler, modüle olarak kaybolan gerilimli aralıklar, gitar manyetiğine çalınan ıslık ve haykırılan ses, tremolo yayının gürültüsü, açık filtrelerle oluşturulan padler, komşu mağaradan gelen tel sürtme sesleri ve daha nice organik varlıklarla dolu bir çorba kaynıyor hemen yüzeyin altında.

  10. Art Niyet Sarp Maden’in yine az sayıda ama etkili akor tipleri ve diziler kullanarak maksimum etkiyi sağladığı bestelerinden biri. Melodiler ve armoniler hep gitmeleri beklenen yerlerden farklı yerlere gidiyorlar, ama kendi içlerindeki tutarlılık onları kendi hallerine bırakıp oldukları gibi kabullenmemizi sağlıyor. Sarp Maden’in modal düşünce sisteminin organik evrimi sürüp gidiyor. Grup elemanları da bu gelişimi kavrayışları ve destekleyişleri sırasıyla kontrbas, saksafon ve gitar sololarındaki çalışlarıyla kanıtlanıyor.

  11. Eve Nasıl Döndüğümü Hatırlamıyorum espirili adını Matt Hall’un her geceki durumundan ve her sabahki repliğinden alıyor. Matt Hall’un interlude olarak çaldığı 01’:11”lik bu kontrbas solosu, kontrbasın gövdesinde çalınmış bir perküsif introyla açılıyor. Daha sonra modal bir motif sunulup ve işlenirken, kontrbas gövdesindeki perküsyon eşliği yer yer sürdürülüyor. Solo modal havasını korurken birkaç tonal merkez değiştiriyor, perküsif eşlik bırakılıyor ve sadece melodiler kalıyor. Böylece aslında tek kişinin çaldığı bir duo parçası izlenimi uyandırıyor. Tüm solo boyunca içe dönük, güçlü ve egzotik bir hava hakim. Enstrümanın ve oda akustiğinin iyi kaydedildiği, son derece doğal, dengeli, egosuz ve müzikal bir kontrbas solosu.

  12. Durgun Sular albüme ismini veren bir funk ballad. Her ne kadar ağırlıkla minör akorlardan oluşmuş olsa da, oldukça ferah ve açık bir atmosferi var. Yaklaşık beş dakika süren parça albümde solo içermeyen, sadece uzunca bir melodinin bir kez çalınıp bitirildiği tek parça olma özeliğine sahip. Grupça bir hoşçakal deme parçası, iyi seçilmiş bir albüm kapanış parçası…

Sarp Maden’in “Durgun Sular”ı, 20 yılı aşkındır tanıdığım bu ruhun durgunluğunun altında ne kadar dolu, ileri ve karmaşık bir yapı bulunduğunun kanıtı… Grup elemanları da bu ruhla bir ruh birliği içindeler. Sanırım bu da pek fena olmayan bir kapanış cümlesi… Belki de fena bir kapanış cümlesi… Bilmiyorum… Ama kapanış cümlesi olduğunu biliyorum…

 
 
 

Comentários


© 2020 by Puja Productions

Abone Ol

bottom of page